Yazar : Dr. Kadir BAYRAKCI
Bir dili “yabancı dil” olarak
öğrenmenin zor yanlarından birisi de dilbilgisi olsa gerek. Anadilimiz öyle mi
ama? İçine doğduğumuz dilsel topluluktaki konuşmaları bir müddet sonra taklit
etmeye başlıyor, farkında olmadan konuşmayı öğreniyor, daha sonra da okulda
göreceğimiz sistemli öğrenimle ve kitabi bilgilerle, konuştuğumuz dilin
kurallarının ayrıntılarını keşfediyor ve ediniyoruz. Üzerinde tam bir uzlaşı
sağlanmış olmamakla birlikte çoğu dilbilimci, insanın bir dili konuşma
yetisiyle (langage) dünyaya geldiğini; böylelikle, zaman
içerisinde, ait olduğu topluluğun dilini (langue) konuşmayı
öğrendiğini savunmaktadır. Anadil öğrenim sürecinin neredeyse tersyüz olduğu
yabancı dil edinim girişimlerindeki temel güçlük buradan kaynaklanıyor olsa
gerek. Bu güçlük, söz konusu yabancı dilin günlük yaşamda kullanılmadığı,
edinilmeye çalışılan o dile ilişkin performansın ölçülemediği durumlarda ve
yerlerde kendini daha da çok hissettirmektedir. Tüm bu güçlüklere karşın, her
yaş grubundan kimi bireyler birden fazla nedenden dolayı bir yabancı dili
öğrenme arzusu taşıyabilmekte ya da bu zorunlulukla karşı karşıya
gelmektedirler. Yabancı dil edinim sürecinin doğasında yer alan bu güçlüğe,
dilbilgisinin buyurgan, hata affetmeyen, zaman zaman istisnalarıyla ve öznel
yanlarıyla cesaret kırıcı olabilen, çoğu kez de anadilimizle kıyas kabul
etmeyen asık suratlı özelliğini de eklemek gerekir.
Tarihçesi M.Ö 4.yüzyıla kadar
giden ve ilk ortaya çıkış nedeni eski metinleri (Homeros’a ait Antik Yunan
metinleri ya da Hinduizm’in Kutsal Veda Metinleri vs.) açıklamak olan, daha
sonra ise yabancı bir dili edindirmek ve kendi dilini doğru yazıp konuşma
sanatını öğretmek amacıyla kullanılan dilbilgisinin çağdaş dil öğretim
yöntemlerindeki ağırlığının azaltılmaya çalışıldığı bir gerçek. Yabancı dil
öğrenme motivasyonunun başat amaçlarından biri olan konuşma becerisinin önünde
engel teşkil ettiği düşünülen bu kadim disiplinin her şeye rağmen, sistemli
yabancı dil edinim sürecinin kaçınılmaz bir parçası olduğu da ayrı bir gerçek.
Görmezden gelinmesi mümkün
olmayan ve bir şifreler, kodlar bütünü olan dilin âdeta omurgasını oluşturan
dilbilgisinin hâlâ programlarda önemli bir yer işgal etmesinin nedeni büyük
oranda, en son ifade ettiğimiz bu gerçeklik olmalıdır.