YAZAR: Dr. Mustafa ÇINAR
Çalışmamızı genel hatlarıyla üç bölümden
oluşturduk. Giriş bölümünde Mulûku’t-Tavâ’if döneminin sonuna kadar Endülüs’te
yaşanan siyasî, sosyal ve kültürel hayatı ile Endülüs’ün coğrafi
durumunu ele aldık. Birinci bölümde,
Endülüs şiiri,
Mulûku’t-Tavâ’if öncesi şiirin durumu, Mulûku’t-Tavâ’if dönemi şiiri, bu dönemde şiirin gelişmesini sağlayan etkenler, belli başlı şiir türleri ve Mulûku’t-Tavâ’if dönemi şiirinin özellikleri ele alınmıştır. İkinci
bölümde, edebî ve ilmî bir şiir türü olan Endülüs nesri incelenmiş olup, nesrin, Mulûku’t-Tavâ’if öncesi durumu, Mulûku’t-Tavâ’if dönemindeki durumu ve türleri
hakkında örnekleriyle birlikte bilgi vermeye çalıştık.
Arap edebiyatı tarihinde, Mulûku’t-Tavâ’if dönemi olarak bilinen yaklaşık
altmış yıllık (1031-1090) sürede ilmî, edebî ve sosyal alanda önemli faaliyetler gerçekleştirilmiştir.
Zîrâ, Endülüs’ün yaklaşık 92/711 yılında Müslümanlar tarafından
fethedilmesiyle buradan 1492 yılında acı bir sonla ayrıldıkları tarih arasında
geçen sekiz asırlık bir zaman dilimi içinde,
bugün Avrupa’da yaşanan medeniyetin
temellerini oluşturan kültürel birikimin buraya taşınmasında Müslümanların
büyük rolleri olmuştur.
138/756 yılında Emevîlerin lideri
Abdurrahmân ed-Dâhil’ın halifeliğini ilan etmesiyle
Endülüs’te sağlanan siyasal istikrarın sosyal ve kültürel alanda hızlı bir
gelişmenin sağlanmasında büyük katkısı olmuştur. Felsefe, tarih, coğrafya, tıp,
matematik, astronomi ve
başka konulardaki ilmî gelişmelerin temelinin halife ‘Abdurrahmân ed-Dâhil ve oğlu II. Hakem’in döneminde atılmış olmasına rağmen, asıl gelişme Mulûku’t-Tavâ’if döneminde kendini göstermiştir.
Dolayısıyla edebiyat tarihçilerinin
belirttiği gibi, Mulûku’t-Tavâ’if döneminde (1031-1090) diğer ilim dallarında olduğu gibi edebiyat alanında da
büyük gelişmeler olmuştur. Beşinci ve on birinci yüzyıllar arasında Endülüs’te
var olan siyasi, sosyal ve kültürel faktörler şiirin bu dönemindeki gelişmesinde
önemli rol oynamışlardır. Ayrıca,
Endülüs’ün coğrafi durumu, tabiî güzellikleri ve çevresindeki diğer uluslarla olan ilişkisi
de şiirin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Çalışmamızda el-Beyânu’l-muğrib fi ‘ahbâri’l-Endelus ve’l-Mağrib, Cuzvetu’l-Muktebis, el-Mu‘cib fî telhîs ‘ahbâri’l-Mağrib, el-Hulletu’s-siyerâ’, Matmahu’l-Enfus ve mesrahu’t-te’ennus fî mulehi ehli’l-Endelus, Nefhu’t-tîb min gusni’l-Endelusyyi‘r-ratîb, ez-Zehîra fî mehâsini ehli’l-cezire, Kalâ’idu’l- ‘ikyân, Târihu iftitâhi’l-Endelus, vb. Endülüs’ün önemli klasik, tarih ve edebiyat kaynaklarından büyük ölçüde istifade
etmekle birlikte özellikle üslup ve tertip bakımından çalışma metotlarımızı
belirlerken de Ahmed
Heykel, ‘Abdulaziz
‘Atîk, Hannâ el-Fâhûrî, İhsân ‘Abbâs, Mustafâ eş-Şek’a, ‘Umer Ferrûh gibi edebiyat tarihçilerinin çalışmalarından da faydalandık.