Editörler :
Doç. Dr. Ferzane DEVLETABADİ, Dr. Sudan ALTUN
Edebiyatın
insan yaşamında önemli bir yer tuttuğu, bunu tek bir coğrafya veya dille ifade
etmenin yanlışlığını; yaşanılan veya yaşanılacak her olgunun kendine özgü
kazanımlar içerdiği gerçektir. Değişen ve gelişen dünyada, duygu, düşünce,
edebiyat ve kültür etkileşiminin ne kadar gerekli olduğunu; bu etkileşimin
diller ve edebiyatlar arası öğrenimlerle gerçekleştiği aşikârdır.
Goethe,
dostu ve aynı zamanda birlikte çalıştığı Eckermann ile bir sohbetinde
(Conversations On World Literature) Dünya Edebiyatı kavramını ilk kez şöyle
kullanır: “Ama, gerçekte, biz Almanlar, içinde bulunduğumuz toplumda bir olayı
dar bir çerçevede ele almadığımızda ukalaca bir gurura da kapılmamız zorlaşır.
Bu nedenle yabancı ulusların neler ortaya koyduklarına bakmaktan zevk alırım;
herkese de bunu yapmasını öneririm. Şimdilerde ulusal edebiyat kavramı artık
anlamsızlaşıyor; dünya edebiyatı çağına girdik ve herkes bu çağa ayak uydurmak
için üstüne düşeni yapmalı. Yabancı ülkelerin edebiyatlarına karşı duyduğumuz
böylesi bir saygı, yalnızca bir yapıta bağlanıp kalmamızı ve onu biricik ve
örnek yapıt olarak görmemizi gerektirmez. Örneğin Çin, Sırp, Calderon ya da
Nibelungen. İşte başyapıt budur diye nihai bir karara varmamalıyız. Kadim bir
misal, bir başyapıt gereksinimi duyduğumuz her zaman, insanlığın güzelliğini
anlatan Antikçağ Yunan eserlerine dönüp bakmalıyız. Bunların dışındakileri de
tarihsel açıdan incelemeliyiz ve iyi yapıtlardan olabildiğince
çok şey öğrenmeliyiz.”
Dünya edebiyatının zamansallığını ve uzamsallığını nasıl düşünebiliriz? Genel
olarak baktığımızda, dünya edebiyatı kavramı çeşitli ülke ve coğrafyalarda
farklı algılanabilir. Ancak Günümüz dünyasında bir ulusun sınırları
içinde yazılan edebiyattan çok, farklı kültürlerin birbirleriyle etkileşim
halinde olduğu, farklı zamanlardan farklı yazarların birbirine dokunduğu bir
döneme girildiğini hepimiz hissediyoruz.
Nitekim
Dünya Edebiyatı kavramını düşünürken yalnızca klasik eserlerden ya da belli bir
coğrafyaya ait edebiyattan konuşmanın tek başına yeterli olmadığını kabul
etmekteyiz. Bu tespitlerle, dünyada var olma durumunu düşünerek, başka
dillerin ve edebiyatların varlığı hakkında bilgi sahibi olmanın, o edebiyat
eserlerine hayranlık duymanın altını çizerken, milli edebiyatların ilerlemesi
ve zenginleşmesi için dünya dilleri ve edebiyatlarına yönelmek bir daha önem
kazanmaktadır. Biz de bu eksende
eserimizi birbirinden farklı, Doğu ve Batı edebiyatları araştırmaları
yazılarıyla hazırlamak istedik.
Bu
nedenle ülkemizin farklı üniversitelerindeki yabancı dil (Alman, Amerikan,
Arap, Gürcü, Fars, Fransız, İngiliz, Rus, Türk vb.) eleştirmenleri ve
araştırmacılarının Dünya Edebiyatına çeşitli pencerelerden sundukları bakış
açılarını ve bu alana kattıkları eserleri bir araya getirdik.
Doç.
Dr. Ferzane DEVLETABADİ & Dr. Sudan ALTUN